2. Arsıulusal Cömert Evran Tababet ve Esenlik Bilimleri Kongresi tamamlandı

Kırşehir Cömert Evran Üniversitesi (KAEÜ) familya sahipliğinde planlı 2. Arsıulusal Cömert Evran Tababet ve Keyif Bilimleri Kongresi tamamlandı.

Kardeş Evran Kongre ve Firez Merkezi’ndeki kongrenin akıbet oturumları öncesinde mütekellim KAEÜ Rektörü Prof. Dr. Yurt Karakaya, 2016’birlikte tarım ve jeotermal alanında tayyareci seçildiklerini, o günden bu yana hazırladıkları projelerle ilgilendiren faaliyet yürüttüklerini söyledi.

KAEÜ’de geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında çalışmaları elan ileri seviyelere öğütmek istediklerini belirten Karakaya, “Anadan Görme tıbbı, çağdaş tıbbın koyduğu rezervi kaplamak için tartışmalar yapıyoruz. Anadan Görme tıbbı bundan sonra kanıta dair kuzuluk getireceğiz. Anadan Görme tababet, seçkin şeyi istediğimiz kadar kullanmamız demek değildir, değme şeyin aynı metodu var, bu metodu üstelik ancak uzmanlar söyler ve uzmanlar aracılığıyla önerilerle kullandığımız antlaşma onma olur.” dedi.

Sempozyumda “Küçük Asya Gözü ile Umum Tıbbı” başlıklı tike özne Cumhur Reisi Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, etno fitoterapinin halkın zat ortamında dolaşan otama şekli olduğunu, bunu atasından, büyüklerinden öğrendiğini, o bilginin kimyası olmadığını ancak binlerce gönül tarafından senelerce kullanıldığını söyledi.

Buğday tohumunda 3 genom olduğunu anlatan Saraçoğlu, şunları kaydetti:

“Yahudiler senelerce dediler ki ‘Buğday bizim Kenan Vadisi’nde çıkar.’ Buğdayın üzerinde durmamızın nedeni, MS’e karşı bir numaralı silahtır. Onlar ‘Bizden çıktı.’ dediler, Allah doğrunun yardımcısıdır, Göbeklitepe ile Karacadağ arası bulununca 15 bin sene öncesine gidildi. Oradan buğdayın genetik kaynağının önce oluştuğu kayran, beğeni mucizesini gösteriyor ve 3 ayrımlı genom biricik tıpkısı tohumda toplanıyor. Yılda 1 kilometre tezelden yayılır buğday, rüzgar üstelik taşıdı, bu şekilde dünyaya buğday yayılmıştır. Göbeklitepe ile Karacadağ, MS’in tedavisine giden yolda buğdayın orijinalini bulacaksınız. Bu kalıtım bilimi üs adi ana mı? Döl gen bankalarında saklanır amma o bir çözüm değil. O biyolojik çeşitliliği genetik kaynağında koruyacaksınız amma gelişigüzel yıl bile dekoratif alacaksınız. Çünkü genetik kök çakılı benzeri şey değildir, daima kendisini geliştiriyor, bakir türler ortaya çıkıyor.

İnsanlık tarihini değiştiren Türkiye kırmızısıdır. Ukrayna’nın toprağı siyahtır, Hazreti İbrahim’in dolaştığı Harran Ovası’na giderseniz, orada arazi kırmızıdır. İşte bu Türkiye kırmızısı dediğimiz buğdaya o kırmızı rengini veren Harran Ovası’nın toprağıdır. Ayrımsız şeyin ömrünü koymak, onu arkalamak istiyorsanız müstakil suretle onu toprağa rastgele sene vereceksiniz, iklim şartlarına göre toprağın mikrobiyolojik florasına bakarak kendini geliştirecek.”

Kongre, sair oturumların ardından tamamlandı.

Share: