Ayar Tapu Memuru, müzikle çöz içe güzeşte yaşamını anlattı (3)

1990’lı yıllarda “Dönüşüm Kebir Olacak”, “Dinle” ve “Bildirme Iri Aşk” isimli besteleriyle ses getiren, şarkıları Ofer Levy, Spyros Saramantis, Shai Cohen, Lefteris Pantazis tarafından Yunanca ve İbranice yorumlanan Şayan Tapucu, 10 sene aranın arkası sıra “Kan Almak İçin Neden Arıyor İnsan” adlı kullanılmamış parçasıyla çalgı piyasasına dönme yaptı.

Şayan Tapu Memuru, daha 3 yaşındayken babasının okuduğu türküyü ezberlemesini, 11 yaşında Gülden Karaböcek’in okuduğu bestesinin sonrasında Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Muazzez Ersoy, Nuray Hafiftaş ve Bülent Ersoy ile birçok sanatçıya verdiği bestelerini ve yaşamının dönüm noktalarını AA muhabirine anlattı.

SORU: Fehamet Komutan merhaba. Bizi baba ocağınıza, zer rahmetlik sanatkâr Müşkül Tapucu ve zer artist anneniz Hatır Tapu Memuru ile yaşadığınız evinizde karşıladınız.

Kadir Tapu Memuru: “Teşekkür ederim geldiğiniz amacıyla. Babam rahmetlik olunca, annem bekâr kalmasın diye geldik. Burada 10 yıldır annemle bu arada yaşıyoruz temel-mahdum. Babam, TRT İstanbul Radyosu derlemeli ses sanatçısı, yorumcu Çetin Tapucu olunca tabiatıyla kayırıcı haddinden fazla onur duyuyor naçizane. Rastgele insanın babası kendisi amacıyla üstündür ama benim babam haddinden fazla altın bire bir âdem, çok değerli benzeri sanatçıydı ve haddinden fazla değerli asar bıraktı toplumumuza. Zımnında bizim haddinden fazla sevdiğimiz canımız, ciğerimiz. Değme zaman bile onunla beraber hissederek burada yaşıyoruz.”

ISTIFHAM: Ne pir çokça zer benzeri ailede doğmuşsunuz ve babanız üstelik Urfa türkülerini TRT repertuvarına kazandıran tıpkısı benibeşer yerine bizlere de ulaştı elbette ki.

Fehamet Tapucu: Evet. Ilkin ‘Aman Eşref Canım Eşref’ türküsü kalkmak üzere, ‘İki Dağın Ortada Kalmışam’, ‘Fellah Atı Kadar Sallar Başını’ adlı, babamın birçok eseri, türküleri var. ‘Neriman Dolan Gel’, ‘Atıma Verdiler Solgun Samanı’ kabilinden teferruatlı havalar, TRT repertuvarına girmiş adi fevk 400’ün üstünde babamın türküsü var.”

SORU: Kaynak hayat olarak gösteriliyordu değil mi?

Ayar Tapucu: “Derleyici, söz yazarı, besteci kendisine kazandırdı bu eserleri TRT repertuvarına. Şu anda hala okunuyor TRT’de. Dolayısıyla hakeza çırılçıplak oluyor bu işlemler biliyorsunuz. Temsil dedem dahi Urfa’birlikte Vaveyli Mustafa Çavuş, Tenekeci Mahmut, Yağır Hamza, Mukim Tahir’in enstrüman öğretmeni. O da gazelhan. Eserleri olan bir söz yazarı, kompozitör. Aileden geliyor bizim bu konumuz. Tığ de bitmeme ettirmeye çalışıyoruz.”

SORU: Siz de gözünüzü müziğin süresince bire bir aileye açtınız tabiatıyla.

Mesabe Tapucu: “Evet, gözümü açtım, bir baktım annem birlikte öyle. Annem de bir nice plağı olan çok değerli tıpkı artist. Annem üstelik söz yazarı, kompozitör, yorumcu.”

ISTIFHAM: Sanırım onun da 35 sunum plak çalışması olmuş değil mi?

Kıymetiharbiye Tapu Memuru: “Evet haddinden fazla plağı var annemin. Ilkin sayın Arif Salim ve Orhan Gencebay başlamak haddinden fazla kızıl üstatlar annemle çalışmış, plaklarına eşlik etmiş. Annem de çok nazik tıpkısı curcunalı. Zımnında asıl ve ata de sanatçı olunca sanatkâr doğuyorsun. Doğuştan sanatkâr oluyorsun. İşte biz dahi nişane üretmeye başladık.”

“3 yaşında babamın şarkısını söylemişim”

SORU: Ailede geçmiş hatırladığınız nişane hangisi? Söz Gelimi evvel babanızın türküsünü mü söylemeye başladınız?

Paha Tapu Memuru: “İlk söylediğim minik bir parça vardı. ‘Kapına geldim, kovma. Yanık kalbi kırma’ diye niteleyerek bir eseri vardı babamın. Bulabilirsem dinletirim biraz sonradan. Ben 3 yaşında bunu söylemişim. O antlaşma duvarda babamın sazı vardı somurtkan. Bibi da duruyor o bağlama. Az Buçuk bilahare ihtimal az buçuk çalarız. Onun manevi değeri var, benim için çok önemli. 3 yaşında duvarda asılı olan o sazı öz kendime çalmaya başladım. Başkaca sazı o büyüklüğünde haddinden fazla sevdim ki, saza aşıramento oldum. Akşam uyurken üşümesin diyerek sazı yorganın altına alıp yanımda yatırıyor, üstünü örtüyordum. Ulama ile uyuyordum. Ondan bilahare babam sıhhatli olsun bana öğretti ulama çalmayı, ön göl ayağı oldu. 3 yaşından beri ulama çalıyorum.

Ritim duygusu genlerimizde var. Besteciliğin sunu heybetli şeyi ritimdir. Ritim konusunda melodiyi oturtuyorsunuz. Ritim duygusu olmayan bir kompozitör, elhak dolgunca aynı kompozitör değildir diye niteleyerek düşünüyorum. Elbette dizem duygusu tanrı vergisi olan yetenek. Bazı insanlara Allah-u Teala hesap yeteneği verir, bazısına saz. Gerçekte enstrüman birlikte bir matematiktir. Tıpkı vesile vardır. Ilkin tayf kurarsın. Geçmiş kafanızda kurguluyorsunuz. Edebiyatta birlikte vardır, giriş, evolüsyon, son. Bazı Bazı bire bir hikayede sondan da başlayıp başa gidebilirsin ama sonuçta hikaye anlatıyorsun. Müzikte da tıpkı hikaye anlatıyorsun. Bu haddinden fazla dip ve geniş, saatler matlup ayrımsız laf. İşte yavaş yavaş işaret yapmaya başladık. İlk eserimi 11 yaşımdayken Gülden Karaböcek okumuştu.”

SORU: Hangi eserinizi?

Paha Tapu Memuru: “Ya Eksiksiz Sev ya Bırak Düşürme Dillere. Ömrümüz Geçseydi Seninle Alay Malay. Bu esasen bire bir Arap müziği idi. Babam eve geldi. ‘Hadi oğlum sen alay yazıyorsun. Buna göre bir saraka yazmamız geçişsiz. Meze yazabilir misin buna?’ diyerek babam beni isteklendirme etti. Ben bile sözü yazdım. Henüz bilahare asar üretmeye başladık. Elbette onlar yayınlanmıyordu. O zamanlar başka sanatçılar Hasis Cüneyt’ler, Bayağı Hasan’lar vardı. Henüz sonraları Ümit Besen’e ‘Çocukluk Aşkım’ diye niteleyerek fena hâlde ayrımsız çıngı verdim.”

“Askere gidinceye büyüklüğünde ailecek sahneye çıkıyorduk”

SORU: Kaç yaşınızdaydınız?

Kırat Tapu Memuru: “Yirmili yaşlardaydım. Sonraları hakeza bitmeme etti. Henüz sonradan askere gittim. Askere gidinceye kadar, sahnelerde ikili bongo, ritim çalıyordum. Ritim çok koca. Babam, annem, ayvaz kardeşim, dördümüz bütün beraber sahneye çıkıyorduk. Bizim çalıştığımız yerler içkili yerler değildi. Düğün salonlarında, özel gecelerde, düğünde, nişanda, insanların mutlulukları paylaştığı, yaşadığı karı ortamlarında tığ da onlara haremlik ediyorduk ev kendisine. Askerde dahi beste yapıyorum. Bestelerimi saklıyordum. Babam veriyor sanatçılara. Ego çok kendi ismimi yazmıyorum. Sonra Tanrı rahmet eylesin Hüseyin Altın’a sözü müziği bana ilgili ‘Bitirim’ diyerek bir çıngı verdik. Hassaten Necip Memili üstelik ‘Kaçma Birader’ beyaz perde filminde okudu o parçayı. Ondan sonra böyle bitmeme etmeye başladım.”

SORU: Babanız hangi diyordu sizin bestelerinize?

Ölçü Tapu Memuru: Teşvik ediyordu beni. O arada okula gidiyordum, benzeri taraftan de meslek hayatım vardı. Pertevniyal Lisesi’nde okuyordum. Akşamları sahneye çıkıyorduk. Ruz meslek, akşamları sahneye çıkıp mülk kazanıyordum. Evire Çevire ayrımsız husus müzikten servet girmek tabii. İnsanın yaptığı işten dünyalık kazanması çokça iyice aynı madde.”

ISTIFHAM: Esas çıkışınız 1990’lı yıllarda “Transformasyon Kocaman Olacak” parçanızla oldu değil mi?

Mesabe Tapu Memuru: “Evet 1993 yılıydı. 1993 yılına büyüklüğünde haddinden fazla gelişmemiş orayı birlikte geçeyim isterseniz, çokça önemli zira.”

ISTIFHAM: Elbette buyurun, anlatın.

Fehamet Tapu Memuru: “Askerden gelince gazeteye başladım. Günaydın ve Fecir muhabiriydim. O devir ışık çekimleri vardı. Babamın haddinden fazla nazik çevresi vardı, sanatkâr olduğu için. Babam kâm etti gazetenin genel müdürüne. ‘Kadir çaplı. Çokça mebzul foto çekiyor.’ dedi. Müstehzi namına ben gazeteye başladım. İkinci günümde yaptığım veri manşetten girdi. O devir Günaydın’ın müdürü Tevfik Yener’di. Buradan selam olsun ağabeyimize. Tevfik Yener ağabeyimiz dedi ki, ‘Kadirciğim sen daha geçmiş bu işi yaptın mı?’ ‘Yok, sayın müdürüm.’ dedim. Beni alnımdan öptü. ‘Ya sen hangi büyüklüğünde çaplı bir insanmışsın.’ dedi. Yaptığım bili manşetten girince gazetede çalışmaya başladım. Gidiyorum, geliyorum. O zamanki büyüklerimiz, arkadaşlarımız Hakkı Sarp, Hüccet Akdağ, Nurettin Soydan, Hakan Kumuk, Alemdar Dertli, Tanju Altınay, Selçuk Eken kabilinden basın, magazin duayenleriyle çalıştım. Buradan selam olsun umum dostlarımıza. Çokça sunturlu bir kadromuz vardı.

Beste dahi yapıyoruz. bu arada o zaman Günaydın gazetesine ilişkin Gülhane Şenlikleri başladı. Babam artist olduğu amacıyla bana, ‘Sen sanatçı organizasyonunda burada hem çalış hem bile basında devam et.’ dediler. ‘Tamam.’ dedim, geçtim oraya. Konserler birleştirme etmeye, eylem koordinatörü olarak çalışmaya başladım. O zamanlar Gülhane Parkına 2-3 bin dirilik giriyor. Henüz eskimemiş açılmış. Kimsenin girdiği, tanıdığı, bildiği benzeri meydan değil. Zer ağabeyim Ferdi Tayfur’a, esenleme olsun namına, sözü, müziği esasen bana ait tıpkısı çıngı verdim ‘Bugün Sen’ diye. Okudu. ‘Söyle demin bahtiyar musun/ Ecnebi kollarda ne bulursun?/Yüreğinden atma beni/Aşkımızı kuşkusuz unutursun?’ diye domuzuna bir çıngı. Ferdi koca okudu. O da patladı, ‘Elveda Mutluluklar’ filminde.

Ferdi ağabeye arzu ettim, ‘Ağabey Gülhane Şenlikleri var. Sahneye yarar mısın?’ “Evet beni zooloji bahçesinde sahneye mi çıkartacaksın Kırat?” dedi. O küşayiş sahneye çıkmıyor Ferdi ağabey. Arzu ettik Ferdi Tayfur’a. Gülhane’ye sazlar kurdum, 45 yabanlık, Ahmet Özden’in başında olduğu. 3 gün Günaydın gazetesinin yemekhanesini kapattık prova yaptık. Ferdi ağa sıhhatli olsun ücretsiz geldi benim hatırıma. 145 bin bilet satıldı o dolaşma ve Gülhane patladı. Peşinden dev konserler yaptık. İbrahim Tatlıses, Emrah, Zülfü Livaneli, rahmetlik Ahmet Kayaç konserleri oldu. Böyle dev konserlerle âlem yıkıldı. Böylece Gülhane Şenlikleri duyuldu.

O arada festivalleri yapıyorum. Değirmenköy Domates Festivali, Tekirdağ Kiraz Festivali, Edirne Kırkpınar Güreşleri kabil tıpkı günde 5 curcuna kombinasyon ediyor hem da gazetede çalışıyordum. Yani çokça aktiftim. Engel arkasını çok ferah öğrenmiştim, biliyordum. O ahit merhum Harun Kolçak’a ‘Yeryüzü Büyük Amor’ eserimi vermiştim. O üstelik patladı. Kibariye’ye ‘Dinle’yi verdim. ‘Seni seviyorum/Seni istiyorum/İşte söylüyorum, dinle” sözleri olan adamakıllı parçaydı. Kibariye ablanın konserlerini tevhit ediyordum. Osman Bayşu haddinden fazla altın aynı ağabeyimizdi, Cenabıhak rahmet eylesin. Osman Bayşu ‘Evet asar yapıyormuşsun?’ dedi. ‘Tamam.’ dedim. Dinle’yi mırıldandım, elimi masaya vurup, yır epilepsi. Bitince Osman koca elini masaya vurdu, ‘İşte istediğim çıngı buydu.’ dedi. Bunu üstelik ilk kez anlatıyorum. Sonraları Tanrı rahmet eylesin, saz direktörü kızıl ağabeyimiz İskender Şencemal’e telefon açtı. ‘Aranan soluk bulundu. Şayan’i gönderiyorum.’ dedi. Bana, ‘Porte temenni ediyorum, stüdyoya git Kibariye için.’ dedi. Gittim, okudum şarkıyı. Kibariye’nin albümünün A1 parçası oldu. O bile patladı. 1993 yılında, altın arkadaşım Erol Köse üretici. Arada sahneye üstelik çıkıyor Gülhane’bile. ‘Komedi Raks Üçlüsü’ yerine çıkıyorlar. Erol Köse, ‘Senin parçaların hep patlıyor. Gel sana bir resimlik yapalım.’ dedi. Evvel, ‘Ego yapamam.’ dedim. Sonraları ‘Tamam yapalım.’ dedim. Tahavvül Şanlı Olacak albümünü yaptık.”

O ahit stüdyoya gidiyordum. Benzeri stüdyoda Tarkan’ın ‘Kıl Oldum’ albümü da yapılıyor. Tarkan ile o aralar çokça konuşuyoruz. Tarkan’ın konserlerini Gülhane şenliklerinde kombinasyon ediyorum. Tarkan, ‘Albüm mü yapıyorsun?’ dedi. ‘Olur, uzunçalar yapıyoruz.’ dedim. Böyle bire bir huruç yapacağımı kimesne tahmin etmiyordu. Tahavvül Cesim Olacak, çabucak hep listelerde bir numara oldu. O zaman CD henüz eskimemiş çıkmıştı. Tıpkısı milyona andıran sattı. İnanılmaz nazik bire bir başarı yakaladı. bu arada Ermiş Ersoy’a ‘Anlaştık mı?’, Ebru Gündeş’e ‘Dayanamıyorum’, Bahir Arcak’a ‘Yok Çıktı’ eserlerimi verdim. Kağan Altun, Halas, hep saraka, müziği bana ilgilendiren parçalarımı okudu.”

“Müslüm ağabey çokça değerli bire bir dostumdu, ağabeyimdi”

SORU: Haddizatında şarkılarınızı okumayan kalmamış. Müslüm Gürses, Bülent Ersoy, Gülden Karaböcek, Ağır Bingöl, Mustafa Sandalet, Naşide Köktürk, Nuray Hafiftaş ve sayamadığım sanatçılar var notlarımda.

Şayan Tapu Memuru: “Tamam. Müslüm koca haddinden fazla altın bir dostumdu, ağabeyimdi benim. Hasis o çokça iri sanatçıydı ve balaban bir gönüldü.”

ISTIFHAM: O ahit, ayrımsız beste fabrikatörü kabilinden çalışmışsınız sanırım.

Boy Bos Tapucu: “Tamam, naçizane öyle diyorlardı. Daha sonradan şarkılarımın dünyada keşfedildiğini fark ettim. Henüz doğrusu almak kim dünyada birlikte bizi strateji ediyorlar.”

ISTIFHAM: Evet. ‘Dönüşüm Büyük Olacak’, ‘Dinle’ ve ‘Gidemezsin’ parçalarınız değil mi?

Kırat Tapucu: “Tamam, ayrımsız baktım 3 parçam dünyada bile patlamış gerçekten.”

SORU: Hangi ülkelerde bu parçalarınız, öz dillerinde okundu?

” İsrail, Yunanistan, Zenci ülkelerinde var. Dijital teknoloji ile bunlar ortaya imdi. Ayrımsız baktım kim ‘Dönüşüm Kocaman Olacak’ ve ‘Dinle’yi binlerce insan ezbere söylüyor.

ISTIFHAM: Telif Hakkı hakları ile ilişkin sizinle bağlantı kurdular mı?

Paha Tapucu: “Tabiatıyla. Henüz bilahare angajman kurduk onlarla. Ben tıpkı zamanda Universal Saz sanatçısıyım. Editörüm ora. Onların İsrail’de birlikte Yunanistan’bile de ofisi var. Acun devi bire bir iştirak. Dolayısıyla onlar bile konuşuyor. Elan yıpranmamış kullanılmamış oralardan teliflerimizi almaya başladık. Şu anda fena hâlde gidiyor. Hem telif hakkı haklarını alıyoruz hem de adımız çok duyuldu. Orada 50 bin güç ‘Dinle’yi ‘Ella’ diye niteleyerek okuyor. Kayıtlarda dahi bakarsınız, göstereceğim. Amiyane çalım duyduğum ayrımsız madde düzentileme oldu.”

“İsrail, Yunanistan ve Zenci ülkelerinde eserlerim kişi dillerinde okunuyor.”

SORU: Doksanlı yıllarda bahsettiğimiz bilcümle sanatçılar ülkemizde parçalarınızı okudu. Telif haklarını o ahit aldınız. Şimdi herhalde sıkıntılı dışından telif haklarınızı topluyorsunuz, anca mi?

Boy Bos Tapucu: “Tamam. Dar dışında çokça adlı sanatçılar var. Örneğin dünyaca ünlü Kobi Peretz var, ‘Salma ya Salama’yı okuyan Alabina var. Ofer Levy, Spyros Saramantis, Shai Cohen, Lefteris Pantazis Yunanistan’birlikte okuyor eserlerimizi. Eserleri derk etmek üstelik mehabetli değil. Cesim olan halkın kabul etmesi. Ahali söylüyor bu eserleri. Baktığınız devir insanlar ezbere söylüyor. Kâh eserlerim orada çıktı meşhur olmuş. Örneğin ‘Gidemezsin’ çokça angın orada. Sayamayacağım kadar çok aşkın. Zenci ülkelerinde üstelik var, okuyorlar. Çok iyicene tıpkısı özdek. Dünya çapında tanındı eserlerimiz. İşte biz birlikte bitmeme ediyoruz üretmeye.”

ISTIFHAM: Inkılap Koskocaman Olacak parçanızı daha gençlere afişe etmek namına dijital platformlarda yayınladınız. Aynı da “Koku Ahzetmek İçin Hastalık Arıyor İnsan” adlı parçanızı çıkardınız. Etraflı zaman ara vermiştiniz. Bittabi gelişti bu süreç?

Kıymetiharbiye Tapu Memuru: “Etraflı aynı duruluk oldu. Kısaca herhalde 10 yıl bir özdek yapmadım. Meslekten üstelik tüm kopmadan ayrıksı işler yaptım. İnsan bırakamıyor zira müziği. Yatarken üstelik beste yapıyorsun. Kimi Vakit bir hezel aklınıza geliyor ve proses işliyor yani. Hayat devam ettikçe iz üretiyor sanatkâr. Çünkü sanatçı uyumaz.”

SORU: Dönüşüm Majör Olacak şarkısının eskimemiş versiyonunu çıkarmanızın nedeni mahdut dışında popüler olduğu üzere mi?

Boy Bos Tapu Memuru: “Çok çok dolay tarafında olmasam birlikte yine üstelik işlere devam ederken, faaliyet arkadaşım Tuğba Nazlı ile beraber evde oturuyor, ‘Ne yapalım?’ diye niteleyerek düşünüyoruz. Içki Almak İçin Hastalık Arıyor İnsan eseri bundan sonra. Bu kitap çıkınca bizde bu yüzden aynı meşk oluştu. Arkasından 2- 3 pare daha yayın ürettim. Tuğba bu işlere yıpranmamış girdiği için onun bile beni itelemesi sonucu, ‘Hadi Bismillah, benzeri dönelim piyasaya.’ dedim. Erol Köse’yi aradım, bozuk prodüktörüm. Erol sıhhatli olsun geldi eve. Oturduk şarkıları dinlettik, çok beğendi. Sonra bizi aranjörümüz, arkadaşımız Hatem Tutkuş ile aynı araya getirdi. Hatem Tutkuş üstelik sağ olsun Transformasyon Cesim Olacak’ı, Z Kuşağımızın, gençlerimizin dinleyebileceği ağıl getirdi. çıktı hareketlendirdi parçayı. 1990’lı yıllara işaret vuran söylence şarkımıza evire çevire tıpkı cover yaptık, deep-house normlarında. Çağ Almak üzere Bozukluk Arıyor İnsan’a birlikte güzelce ayrımsız aranjman yapıldı.”

ISTIFHAM: Baştan dönüşünüz ve yıpranmamış parçalarınız esaslı hayırlı olsun o ant.

Mesabe Tapu Memuru: “Çok teşekkür ederim. Şu anda çok iyice gidiyor. İnsanlar nefes alıyor, Nefes Kabul Etmek İçin Hastalık Arıyor İnsan parçasıyla. Başladık, Bismillah dedik.”

“Müslüm koca bensiz stüdyo kaydına girmezdi.”

SORU: Bestenizi verdiğiniz sizin için ehemmiyet haiz, şu dakika hayatta sıfır unutamadığınız isimler var mı?

Boy Bos Tapucu: “Var. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal’ın benzeri şiirini beslemiştim ‘İstiyorum’ diyerek. Beni çok etkilemişti. Bedreddin Eşkal büyüğümüzün şiirini besteledim. Böyle oylumlu fehamet adamlarının duygularını çok zül ediyorum. Zira tığ şairane bire bir toplumuz. Milletimizin çoğu yazar diyerek düşünüyorum. Müziği üstelik dost tıpkısı toplumuz. Çalgı Aleti kıytırık çok berceste ayrımsız duygu. Çalgı duygusunu içre hisseden, bizi yansıtan, müziği dinleyen insanlar, gür insanlardır diyerek düşünüyorum. Nedeniyle esin geliyor. İlham bile gür insanlara sağlık. Tığ halktan alıyoruz, halka sunuyoruz. Dolayısıyla Adalet Teala istemese parmağımızı kıpırdatamayız. İyi insan kalkmak geçişsiz. Benim seçme ahit için şöyle benzeri tezim var; Sunma büyük tapınma hüsnüniyet. İyi oruçlu olmaya çalışıyoruz, çalışacağız topluluk adına. Toplumun ufkunu açan, topluma fena hâlde mesajlar veren asar üretmeye devam edeceğiz inşallah.”

SORU: Evet sayımsız artist bestelerinizi okudu. Onlardan hangileriyle unutamadığınız anılarınız var?

Şayan Tapu Memuru: “Söz Gelişi Allah yağmur eylesin merhum Müslüm Gürses ile çok yakındım. Müslüm koca on paralık kimseyi aramazdı gösterişsiz süssüz. Telefonda peki, hayır kelimesi büyüklüğünde konuşur, kapatırdı. Ama beni arar, ‘Ne yapıyorsun? İşler elbette?’ derdi. ‘İyi ağabey, ellerinden öperim.’ derdim. Gözlerim doluyor heyecanlanıyorum. Çokça zer benzeri insandı. Dervişti . Parayla pulla işi sıfır mükemmel tıpkı insandı. Böyle aynı insan ayrımsız daha beribenzer gelmez. Haddinden Fazla anılarımız var kendisiyle. Çok bile konserini organize ettik. Zer ağabeyim Müslüm Gürses’e Allah rahmet etsin. Stüdyoya beraber gidiyorduk. Temsil ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ albüm okumalarında beraberdik. ‘Haysiyet sen gel. Sen gelince henüz fena hâlde okuyorum.’ diyordu bütün bana. Ego beraberinde oturuyorum. Müslüm ağabey üstelik oturarak okuyordu. Yani değme sanatkâr bilfarz ayağa kalkar, mikrofonun önünde durur, kulaklığı takar şarkıyı anca okurdu. Amma bu onda yoktu. Otururdu sandalyesine, çayını içerdi. Okurdu şarkıları bülbül üzere. Çokça altın benzeri insandı.”

ISTIFHAM: Son kendisine tefhim etmek istediğiniz tıpkısı mesajınız var mı?

Eder Tapucu: “Bu aleniyet işte bu şarkılarımızı çıkarttık. Birçok sanatkâr arkadaşım yine yeniden aramaya başladı. Şarkılar istiyorlar benden. Ufaktan başladık, yeniden şarkılar sunmaya arkadaşlarımıza. Toplumumuza sunturlu eserler anlamak istiyorum. Bu dönüşümde daha bilinçliyim daha çok. Kendime güvenim tekmil. Elan aşkın cesaretim var. Sanatı güzelce tıpkı şekilde henüz bilinçli yapacağım. Sevenlerime onların dağarcığını açan, onları bilgilendiren, onları düşündüren, onları gülümseten, onları birleştiren eserler sunacağım. Artist, seçkin antlaşma söylüyorum, barışçı tıpkısı kavgacı olmalı. Toplumları ayrıştıran, kutuplaştıran, birbirinden uzaklaştıran değil, bilakis tıpkısı noktasına ulaştıran, barışsever-savaşçı olmalı sanatçı. Sanatçının misyonu bu olmalı.

Yıpranmamış eserlerle bomba üzere döneceğiz inşallah. Sevenlerimizi çokça özledik. Daha Çok daha çok konserleri düşünüyorum. Yeni konserlerimiz var ve bundan sonra bu dönemden sonradan sahneye baştan başlıyorum. Elimden geldiği büyüklüğünde sevenlerimizle tıpkı arada olacağız. Sizleri çokça seviyoruz. Teşekkür ederim, gelişiniz kocaman oldu. Bizim üstelik dönüşümüz bütün beraber oylumlu olsun inşallah.”

Share: