Prof. Dr. Sevcan Karakoç: “Çocukların verecekleri tepkiler görgüsüz aynı ebeveyn kaybından daha çok olacaktır”

Prof. Dr. Sevcan Karakoç: “Çocukların verecekleri tepkiler mahdut benzeri ebeveyn kaybından elan aşkın olacaktır”

İSTANBUL – Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler, depremi faal her insanı olduğu kadar, ihtimal de genişlik çokça çocukları dikçe etkiledi. Bala ve Akil Baliğ Psikiyatristi Prof. Dr. Sevcan Karakoç, depremde ailesini evet dahi gâh ocak üyelerini kaybetmiş çocukların sarsıntı sonrasında matem sübvansiyon süreçleri, ölümü kavrama ve hareket sonrasında normal hayatlarına dönmeleri konularında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Karakoç, “Çocukların kayıpları çok nazik. Ebeveyn kayıpları dışında yaşadıkları düzlük, okul kaybı kabil. Güvenli dünya ile ilişki kurduğu kip çok alanda zayi yaşadılar. Bu nedenle bu çocukların verecekleri tepkiler çok muhtelif ve görgüsüz bir ebeveyn kaybından elan fazla olacaktır” dedi.

Depremi aktif seçkin depremzede kadar tezyifkâr çocuklar da deprem zımnında etraflıca etkilendi. Bazen çocuklar depremde hayatını kaybederken birtakımı bile annesini, babasını, kardeşini evet dahi ailesinin gayrı fertlerini kaybetti. Depremde ailesini evet üstelik yakınlarını kaybeden çocukların depremden hangi derece etkilendikleri, deprem sonrasında matem terviç süreçleri ve daha sonrasında hayatlarına ferasetsiz dönmeleri hususunda Doğuş Üniversitesi Öğr. Üyesi Çocuk ve Güre Psikiyatristi Prof. Dr. Sevcan Karakoç açıklamalarda bulundu. Karakoç, depremi hayatiyetli çocukların erişkinlerden elan değişik etkilendiklerini ve bu nedenle çocuklara karşı yaklaşımın erişkinlere göre henüz değişik olmasını gerektiğini belirtti.

“Çocukların verecekleri tepkiler süssüz tıpkı ebeveyn kaybından daha çok olacaktır”

Prof. Dr. Sevcan Karakoç, “Normalde bir kayıptan sonraları sunulan tepkiler büyükçe 5 gruba ayrılır. İlkinde yadırgatıcı evresi dediğimiz zaman oluyor, donakalıyorlar ve hiçbir tepki vermeyen tıpkı kadro olabiliyor. Şoka haremlik eden benzeri inkar dönemi oluyor. Daha sonrasında kızdırma, kesit, ruhsal çöküntü, kabullenme şeklinde sürecin devamlılığı var. Çocuklarda genelde karşılaştığımız, iveğen periyot, önce eyyam ve önceki haftalarda göreceğimiz aksülamel şu anda şok, inkar ve ihtimal de nâr şeklinde olacak. Aynı başka dideban, gerçekte çocukların kayıpları çokça büyük. Ebeveyn kayıpları dışında yaşadıkları düzlük, meslek kaybı kabilinden. Emin dünya ile bağlanak kurduğu zorlu haddinden fazla alanda kaybolma yaşadılar. Bu nedenle bu çocukların verecekleri tepkiler haddinden fazla değişik ve macerasız bir ebeveyn kaybından henüz aşkın olacaktır” dedi.

“5 yaşındaki çocuğun hayattaki gördüğü zayiat, 25 yaşında, 50 yaşındaki birinin yaşadığı kayıplardan daha ayrımlı”

Prof. Dr. Karakoç, “Çocuklar esasta erişkinlerden iki şekilde farklılar. Birincisi bilişsel anlamda. Yani eş oldukları dünyayı tefehhüm, beyinlerinin gelişimi ve kapasitesi noktasında erişkinlerden farklılar. Bala dediğimiz 0 – 18 yaş ama bebek, er çocukluk, beş çocukluğu ve yeni yetmelik döneminde kanun sunulan tepkiler erişkinlere bakarak kıyasladığımızda çok farklı. Oyun dönemi dediğimiz, 6 yaştan öncesi torunlar somut kavramları elan aşkın anlayabilirler. Cavlamak üzere abstre kavramları kamu namına anlayamayabilirler. Ölümün aslında cihanşümul, vurdumduymaz dönüşümü sıfır tıpkı kavram olduğunu dahi tezyifkâr kollar bilmez. Bu noktada dahi erişkinlerden farklıdırlar. Ölen kişinin et kafalı dönmeyeceği, kötü çekmeyeceği, çıktı yaşamadığı bilgisinin çocuklara aktarılması gerekiyor. Erişkinlerden bir gayrı farkı da bilişsel kapasitelerinin yanı sıra hayat deneyimleri. Sonuçta 5 yaşındaki çocuğun hayattaki gördüğü kayıplar, kıyasladığımızda 25 yaşında, 50 yaşındaki birinin yaşadığı kayıplardan daha farklı. Hasis çocuklar, ihtimal hayatlarında ayrımsız balıkları da ölmeden aslında çokça sevdiği kişilerin kaybıyla karşılaşmış oldu. Hem kognitif hem repertuvar açısından erişkinlerden farklı özelliklere sahabe” diye niteleyerek konuştu.

“Dallar abstre kavramları çokça algılayamayacakları amacıyla konkre örneklerle kaçmak lüzumlu”

Prof. Dr. Karakoç, “Hoşur füru abstre kavramları haddinden fazla algılayamayacakları üzere gerçekte onlara konkre örneklerle kaçmak lüzum. Ağaçtan düşen yapraklar yahut daha evvel kaybettikleri tıpkısı efsanevi kabil. ya de genelde kelebek ve koza metaforu kullanılıyor. ‘Kozasından çıkma tıpkısı kelebek uçtu gitti amma geride kozası kaldı’ şeklinde kavramlar kullanabiliriz. Alelhusus bizim kültürel yapımızda olsa birlikte ara sıra dini temalara değinilmemesi gerekebilir. ‘Melek oldu’, ‘cennete gitti’, ‘Allah yanına aldı’ gibi şeyleri hele siktirici çocuklara söylememek makul tamam. Bu öğün beribenzer ayrıntılar de Allah’ın kendi yanına almasını isteyebilir. veya mecmu tersine tanrıya karşı isyanda bulunabilir. Amiyane ayrıntılar bu kavramları bilmez. Bu nedenle daha konkre örneklerle izah etmek gerekiyor. ‘Seyahate gitti ati’, ‘uzun benzeri yolculuğa çıktı’, bunlar birlikte çocukları belirsiz tıpkısı noktada bırakıyor ve çocukları beklentiye sokuyor. ‘Ne antlaşma ati, nereye gitti’ kabilinden sorular sorabilirler. Bu nedenle henüz mevsuk olmalı, açıkça ve açık şekilde beliğ dille aktarma etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Bu çocukların adaptasyonları çokça yumruk”

Depremde ailesini kaybeden çocukların hayatlarına dönmeleri üstüne açıklamalarda kâin Prof. Dr. Karakoç, “Kayıptan sonra normal güç dönmenin arz ana yanı eski günlük rutine ve düzene dönmektir. Amma zelzele kabil benzeri hınç olduğunda çocukların dönebilecekleri bozuk evleri bulunmayan. evet bile birbirlerinin yedeği olabilecek ebeveynleri üstelik artık olmayabilir. Dönebilecekleri tıpkı ekol veya kişi şehirleri da namevcut. Bu nedenle bu çocukların adaptasyonları çokça pres. Geride kalanlar bu füru üzere neler yapabilir? Yeniden güvenli şekilde münasebet kurması, dünya ile güvenle birlik kurmasına yardımcı gibi. Onun yanında olduğunu, şu an burada güvende olduğunu teminatını verebilir. ve çocuğun daha çok hayatının şüphesiz gideceği ile ait, mesela çocuk tıpkı yere yerleştirildi, oradaki gidişatı kuşkusuz gibi kabilinden net ve makul ayrımsız temanın çizilmesi gerekir. Bu çocuklara karşı anlayışlı atılmak gerekir. Arada Sırada biz çocuklara zayi haberi verdiğimizde kollar tek oralı olmayıp oyunlarına bitmeme edebilirler veya o an ne yapıyorlarsa ona devam edebilirler. ‘Neden yas tepkisi vermedi’, ‘illa aynı aksülamel verecek’ gibi ayrımsız beklentimiz olmasın. Zira çocuğun bu bilgiyi sindirmesi ve henüz bilahare bu bilgiye bakarak hareket etmesini bekliyoruz. Örneğin oyunlarda tekrar fail ölüm kavramı varsa, 5 6 haftayı geçtikten sonraları çocuk hala gaflet sorunları yaşıyorsa, çokça kısık davranıyorsa, büyüklerine karşı çok hırçınsa emretmek ki uyum sürecini tahakküm atlatıyor demektir. Çocuklara bakmakta olan şahıslar buna dikkat etmeli. O zaman kendilerini aşan bir dideban olduğu üzere heveskâr müzaheret almaları gerekiyor” dedi.

Share: