Erdoğan Toprak: Bugüne Kadar Tek İktidar Döneminde, Tek Iktisadi Krizde Emeğin, İşgücünün Milli Gelirden Aldığı Behre Bu Seviyeye Düşmedi

CHP Genel Komutan Eş Güdümcü Başdanışmanı Erdoğan Yer, “Bugüne kadar tek erk döneminde, hiçbir ekonomik krizde emeğin, işgücünün milli gelirden aldığı hisse bu seviyeye (yüzdelik 25,4) düşmedi. Zahirî asıl; Erdoğan-Nebati ekonomi modeliyle bu nasip daha birlikte düşecek. İktidar ve yurt çevresi dışında, sosyal yoksullaşma henüz da ağırlaşacak” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Yerey’ın değerlendirmeleri ezcümle şöyle:

” Türkiye’nin ‘el erki ve kalkınmada dünyada en üst lige yükseldiğini’ belirten Cumhur Reisi Erdoğan’ı, benzeri dönüş açıklayan 2022 Dünya Demokrasi Endeksi yalanladı. Adli sene açılışındaki, ‘Birileri, ülkemizin adalet sistemini cürüm çetelerinin kalıntı oyunlarına kurban gelmek amacıyla uğraşıyor. Hakeza tıpkısı rezilliğe katiyen müsaade vermeyeceğiz’ sözleri, savcı ve hakimlere yönelik tıpkı tehdittir.

İşte kül bunlar, Türkiye’yi derhâl kargaşa ve kargaşaya, içtimai sulh ve huzurun hasar aldığı tıpkı büyüklük konumuna sürüklüyor. Türkiye, 2022 Dünya Demokratlık Endeksi Raporu’nda 179 mutluluk arasında 147’nci sıraya iniyor. Türkiye’nin dünyadaki algısı, ‘dikta ve otoriter yönetim altındaki ülkeye’ dönüşüyor.

“TÜRKİYE, 2022 ACUN DEMOKRASİ ENDEKSİ RAPORU’NDA ‘OTORİTER BÜYÜKLÜK’ KATEGORİSİNE ALINDI”

Türkiye, 2022 Acun Demokrasi Endeksi Raporu’nda, 179 devlet beyninde 147’nci sıraya inerek ‘Otoriter Ülke’ kategorisine alındı. Kıtlık ve yoksullukla boğuşan; soykırımların, katliamların yaşandığı, milyonlarca kişinin evlerini ve ülkesini tecezzi ettiği Cibuti ve Ruanda kabilinden ülkelerin gerisine düştü.

‘İnanç, tapınak, mukaddes değerler, beka’ söylemleriyle üstünde oturdukları bataklığı, çamuru gizlemeye çalışan iktidardan yayılan berduş kokular, bilcümle ülkeye, mecmu dünyaya yayılıyor. Acun Demokrasi Endeksi raporlarına kadar giriyor. Rüşvetin, hırsızlığın, yolsuzluğun sorgulanamadığı, yargının harekete geçmesinin engellendiği otoriter, baskıcı, tehditkar yönetim tarzı, SELIM Fırka iktidarının rüçhan tercihine dönüştü.

“YARGIDA GÖREVLİ HAKİM VE SAVCILARIN YÜZDE 50’DEN FAZLASI MESLEKİ DENEYİM VE KIDEMDEN MAHRUM”

Türe Bakanlığı istatistiklerine bakarak tahminî 15 milyon birey, adliyelerde yargıyla muhatap konumda. Partizan atamalar ve mülakatlar sonrası, yargıda vazifeli bilgili ve savcıların yüzde 50’den ilavesi mesleksel birikim ve kıdemden mahrum. Yemeden Içmeden bu birlikte yargı mensuplarının politik talimatlar karşısında hastalık istiklal ve tarafsızlıklarını koruyamadıklarını somut kendisine gösteriyor.

2017’deki anayasa değişikliğiyle yapısı değiştirilen Hakimler Savcılar Müesses, eskimemiş idare sistemine geçişle alay malay baştan sona politize oldu. HSK’nın Başkanı Türe Bakanı ve benzeri üyesi dahi Hak Nazır Yardımcısı. Hak Bakanı’nın isteği dışında HSK’dan değişmeyen çıkması gayrimümkün. Eskimemiş adli yılda ve benzeyen seçime doğru iktidarın yargıyı henüz bodoslama kullanması, yara ve endişe yaratmaya yönelmesi kanımca mucize olmayacaktır.

“BUGÜNE BÜYÜKLÜĞÜNDE HİÇBİR İKTİDAR DÖNEMİNDE, İŞGÜCÜNÜN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI NASIP BU SEVİYEYE (YÜZDE 25,4) DÜŞMEDİ”

TÜİK, bu yılın ikinci çeyreğinde nema hızının yüzdelik 7,6 olduğunu açıkladı. Kaynak ve Maliye Bakanı, bu oranın G20 ve OECD ülkeleri içerisinde sunu yüksek ilk üç orandan birisi olduğunu belirterek, muteber Türkiye Ekonomi Modeli’nin istikrarlı ve kalımlı büyüme sağladığını savundu. Fakat Türkiye’nin G20 sıralamasından düştüğünü, imdi önceki 20 iktisat arasında olmadığını unuttu.

İktidarın, 2023’te 2 trilyon dolarlık GSYH ve kişi başına 25 bin dolar milli gelirle dünyanın sunma büyük evvel 10 ekonomisinden birisi olacağı yalanını yıllardır yinelediği Türkiye’yi düşünülerek ve istekle getirdikleri yasakçı budur. Bugüne büyüklüğünde tek iktidar döneminde, tek iktisadi krizde emeğin, işgücünün milli gelirden aldığı nasip bu seviyeye (yüzdelik 25,4) düşmedi. Hasıl köken; Erdoğan-Nebati ekonomi modeliyle bu nasip henüz dahi düşecek. İktidar ve yetersiz çevresi dışında, içtimai yoksullaşma daha bile ağırlaşacak.

“TÜRKİYE G20 İÇİNDE YER ERDEMLI İŞSİZLİK ORANINA SAHİP ÜÇÜNCÜ DEVLET”

Türkiye, G20 süresince bildirme efdal işsizlik oranına eş üçüncü devlet. Dört-ilkokul işsizin işini elinden alıp dört-beş yerden aylıklı nüfuz kadroları amme kurumları ve bankalarına doldurulurken temizlik işçiliğine başvuran üniversite mezunlarını görmezden gelen kuvvet, ‘ülkede başıboşluk yok’ yalanına sarılıyor.

İktidarın ‘bizi kıskanıyorlar, market rafları tamtakır, enflasyonda rekor kırıyorlar’ dediği ülkeler, yüzde 2-5 arası aylakçılık oranlarıyla Türkiye’nin haddinden fazla gerisinde. Muhtemelen kuvvet, gelişigüzel konuda olduğu üzere işsizlikte üstelik bölüt yalan tercüman olmak dışında benzeri almaşık üretemiyor.

“DIŞ TİCARET AÇIĞINDAKİ BÜYÜME DEVAM EDERKEN SEKİZ AYLIK AÇIK TOPLAMI 73 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKTI”

Dış ticarette daha ilk öngördüğüm balaban nâr, ağustos rakamlarıyla belirginleşti. Dış ticaret açığındaki nema bitmeme ederken sekiz maaş sarih toplamı 73 milyar doların üstüne imdi. İktidar, hemen dış satım boyutunu vurgulayarak dış tecim açığının süratle 100 bilyon dolara yaklaştığını gizliyor.

Bu durumda akan açığın zinde kaynaklardan finansmanı anbean zorlaşacak ve eksiye düşen Kalıp Bankası rezervlerinin akan açığın finansmanında kullanılması hızlanacaktır. Bu bile elan ilk sıklıkla vurguladığım üzere döviz kıtlığını, döviz darboğazını tetikleyecek, gücük vadeli döviz borçlarının çevrilmesindeki sıkıntıları artıracaktır.

“1 EYLÜL’DE ELEKTRİK VE DOĞAL GAZA YAPILAN IKI CANLI ZAMLAR, ZİNCİRLEME ŞEKİLDE PARÇALANMAMIŞ MÜLK VE HİZMETLERİN FİYATLARINDA ARTIŞA SEBEP OLACAKTIR”

1 Eylül’da cümbüş ve doğal gaza yapılan iki canli zamlar, müteselsil şekilde cemi servet ve hizmetlerin fiyatlarında artışa, enflasyonda köklü yükselişe hastalık olacaktır. Ödenemeyen faturalar dolayısıyla icralık olan milyonlarca kişiye yürütme dosyalarını kapatmayı vadeden kuvvet, bu zamlarla kullanılmamış icraların kapısını açtı.

Önümüzdeki şita aylarında, özelleştirilen güçlü çokça üretim-dağıtım bölgesinde ruh ve gaz kesintileri, ödenmeyen faturalardan ufuk hareketlilik-natürel gazı kesilen milyonlarca kademe ve hareket yerleri, fabrikalarla birlikte kip çok ilde eskimemiş ‘Isparta vakaları’ yaşanacaktır. İktidarı, bu zamları kavrayışsız çekmesi, faaliyet ve gaz faturalarında arz beş altı yüzdelik 25 bindi ödemesi yahut terviç uygulanması konusunda uyarıyorum.

“MART-ORAK AYI ARASI ILKOKUL AYDA, HAZİNE VE ŞEKIL BANKASI’NDAN DÜZEY KORUMALI TEVDIAT (KKM) HESAPLARINA 130 MİLYAR DÜZEY FARKI ÖDENDİ”

Mart-temmuz arası ilkokul ayda, Hazine ve Forma Bankası’ndan Kirat Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına 130 milyar seviye farkı ödenirken Kaynak ve Maliye Bakanlığı ilkgüz-teşrinisani dönemi amacıyla üç ayda 130,5 milyar liralık yeni çöz borçlanmaya gidecek. Dış borçlanma yapamayacak.

İktidarın borcu borçla yöneltme konusunda kurduğu borçlanma stratejisiyle mankafa ödenenden daha fazla bakir borçlanmaya gidilmesiyle çöz vecibe stoku derhâl kabarmaya devam edecek.

“İTALYA VE İSVEÇ SEÇİMLERİ, AŞIRI SAĞIN VE FAŞİZMİN-NEO NAZİZMİN AVRUPA’DAKİ YÜKSELİŞİ AÇISINDAN SİYASİ KONJONKTÜRÜ VE DENGELERİ DERİNDEN ETKİLEMEYE ADAY GÖRÜNÜYOR”

İtalya ve İsveç’te bu ay yapılacak seçimlerde Neo-Nazi ve faşist partilerin yükselişi, göçmen karşıtlığı ve ırkçılığın anında müntehip tabanında eşit bulması, el erki açısından endişeleri büyütüyor.

Bunun yanı sıra Nazi partisi SD’nin parlamentoda dallı güllü tıpkısı şekilde saha alması, İsveç demokrasisi ve Avrupa açısından nazik önemde olacak. İtalya ve İsveç seçimleri, alelhusus aşırı sağın ve faşizmin-Neo Nazizmin Avrupa’daki yükselişi açısından siyasal konjonktürü ve dengeleri etraflıca etkilemeye aday görünüyor.

“LİBYA’DA YENİDEN ALEVLENEN İÇ SAVAŞTA TRABLUS VE TOBRUK HÜKÜMETLERİNİN BAŞBAKANLARI ARASINDAKİ GÜÇ MÜCADELESİ, SİYASİ ÇÖZÜM BEKLENTİLERİNİ GÜÇLEŞTİRİYOR”

Libya’birlikte yeniden alevlenen bağırsak savaşta Trablus ve Tobruk hükümetlerinin başbakanları Abdülhamid Dibeybe ve Fethi Başağa arasındaki gösterişli mücadelesi, siyasal çözüm beklentilerini güçleştiriyor. Rastgele iki taraf, kendisini ‘meşru dalavere’ sayıyor ve uzlaşmaya yanaşmıyor.

Suriye’deki kabilinden Libya çöz savaşında canip olan, İhvancı yaklaşımla sürece engelleme ederek Suriye’den paralı cihatçı milisleri Libya’ya taşıyan iktidarın, demin Libya’bile bile sıkıştığı, bugüne kadar bulunmayan saydığı Tobruk yönetimiyle diyalog arayışına girdiği görülüyor. Hazar elçisi ve ara bulucu rolünü üstlenerek beklenir gelişmelerden kendisini sıyırıp aklamaya, olabildiğince bu süreci yöneterek siyasal nema sağlamaya çabalıyor.”

Share: